Beni;
Yalnızlıkla korkutuyorlar!..
Yalnızlık dediğiniz ne ki;
Biz zaten hep yalnız değil miydik?
Şu mektep dedikleri hayata
Öğretmenimiz:
Acılar ve yoksulluklar değil miydi?
Siz nerden bileceksiniz ki;
En iyi dostumuz:
Gecenin yıldızları,
Gündüzün bulutlarıdır.
Sevgilimiz olmasa da olur!.
Bu hayat mektebinde..
Biz hep rüzgârlarla seviştik
Biz hiçbir zaman
Bel bağlamadık
Dudakları boyalı, tırnakları cilalı olanlar..
Çobanın “teze sevdası” misali
Adam olmayanları da sevdik
Belki aldandık ve yenildik
Her defasında
Ama beklentiler denizinde kulaç atmadık
Ve boğulmaktan korkmadık!.
Dünyaya gelişimizle birlikte
Biz hep yandık..
Yalnızlık yangınlarında
Her yangın sonrasında
İnadına yeniden var olduk ateşin
Küllerinden…
Mektep medrese görmedik
Onun içindir ki dostum;
Hayatın matematiğini yapmadık
Ne böldük, ne çıkardık
Nede satışa sunduk.
İnsani duyguları ve
Sevda yüklü bulutları
Dosdoğru yaşadık
Şimdi çıkmışsın karşıma
En yosma duygularla..
Beni yalnızlıklar hapishanesinde
Mahkûm etmek istersin.
Sahi sen neyin kafasını yaşıyorsun…
Bre akılsız!…
Mektepli, medreseli dilber
Savaşçıyı mermiyle,
Azrailli ölümle korkutursun
Bak benden sana son nasihat;
Bizi bu hayat yolunda
Senin gibi;
Kuşlardan ödünç almış beyinlilere,
Bel bağlayıp merhamet dilemedik.
Biz yaşamı kendimize mektep yaptık
Hem öğrenci olduk, hem öğretmen
Kendimiz yazdık o mektebin felsefesini…
Bedenimizi yaprak,
Kellemizi kalem,
Kanımızı mürekkep yaptık..
Ve biz bu hayat kavgasında
Hep yalnızdık…
Tek mermi tek tabanca misali..
Ne ölümden, nede ateşten korktuk!..
Hep bulutlarla sevgiliydik
Rüzgârla seviştik
Ateşte yanmayı,
Kelle koltukta
Hayata tutunmayı
Biz bizden öncekilerden öğrendik…
Rüzgara sevdalanmayı rüzgarın çocuklarından öğrendik..
Senden değil…