UNUTAMADIĞIM İNSAN HASAN HİLMİ ÇOKGEZER

İçim daraldığında; kendimi yalnız his ettiğimde, en çokta ölümü özlediğim zamanlarda teselli bulmak, yalnızlığımı paylaşmak için Sevgili Ağabeyim Hasan Hilmi Çokgezer’in mezarı başında soluğu alırım.

Asri mezarlığın arka kapısındaki girişin yanında bulunan mezarını, hatırladıkça zamansız bazen gece bazen de gündüz giderim. Öyle Cuma akşamlarını beklemem. Bazen saatlerce mezarının başında oturur, dert yanarım. O ölürken sanki dostluğu kardeşliği arkadaşlığında beraberinde götürdü. Hasan Hilmi Çokgezer Belediye bünyesinde görev yapan herkes için önemli bir isim olduğuna inanıyorum.

Bazen mezarı başında çok kaldığımda içimden şöyle derim” Şimdi beni duyuyorsa kesin bana kızıp şunu diyordur” lan oğlum yaşarken seninle rahat etmedim, bari bur da beni rahat bırak”

Hayattayken kendisi için yazdığım o eski yazıyı arşivden çıkarıp tekrar sizinle paylaşmak ve Hasan Hilmi Çokgezer ismini yâd etmek istedim. O insanlığı ve yardımseverliğiyle dost doğru dostluğuyla eminim cennetin bir köşesinde beni görüyor ve duyuyor. Kusura bakma sevgili dost biz insanların gözünü yaşama hırsı öylesine kör etmiş ki değerlerimizi ancak yitirince fark edebiliyoruz! …

Sevgili ağabeyim; Hasan Hilmi Çokgezer için ölümünden birkaç ay önce yazdığım eski bir yazımdır.

HAYAT BİZE YALAN SÖYLEDİ HASAN

unutamadigim-insan-hasan-hilmi-cokgezer (2)

Umutlarımız vardı. Değiştirecektik dünyayı, Tırnaklarımızla toprağı deşip düş çiçekleri ekerdik. Bazen iki damla kanımızı, bazen alın terimizi dökerek sulardık umut ve düş çiçeklerimizi. Bir tankın paletleri arasında ektiğimiz isyan çiçeklerinin ezileceğini hiç mi hiç düşünmedik. Aklımıza gelmezdi hayatın bize yalan söyleyeceğini.

Kulağa hoş gelmeyen sesimizle inadına barışın ve kardeşliğin Türküsünü söylerdik. Bazen haykırırdık züllüme, zorbalığa karşı, şiirler yazardık aşk yoktu içinde, beyaz kâğıt karelerine hiçbir zaman aşk şiirleri ve içimizde ki erkesi arzuları yazamazdık, hep ihtilal şiirlerinin mısraları yansırdı boş sayfalara. Yüreğimizde sevgi barikatları kuramadık. Fransız devriminde barikatlar kurar ateşler yakar, isyan şarkılarını söylerdik. Gönül yolumuza hep barikatlar kurduk, hayatın bize bir gün yalan söyleyeceğini düşünmezdik.

Aşka sevgiye ayıracak zamanımız yoktu Gizliden severdik sevmek âşık olmak koca bir ayıp sayılırdı. Hayata tutunmak adına büyük kavgalar düşlerdik. Bazen Filistinli çocukların lastik sapanlarında taş olurduk değerdik düşmanın göğsüne. Vietnam da Amerikan askerlerine kafa tutardık bir orman içinde.

Okuduğumuz kitapların kahramanlarına özenirdik. Üniversite okumak, büyük adam olma hayalimiz yoktu. Habeşli Bilal’ın ilk iman etmesi onurlu bir direnişin en anlamlı yanıydı bizim için. Kölelerin isyan alevlerinde Arap yarım adasında Bilal, bazen de spartaküs olurduk roma arenasında, silip atacaktık dünya coğrafyasından sömürüyü, tükürecektik zorbalığın suratına tükürerek geçecektik sonra on binlerin geçişiyle tamda anlından vuracaktık köleciliğin. Olmadı Hasan hayat yine bize yalan söyledi.

Farkına varamadık. Gelişen zamanın ve dünyanın analizini yapamadık. Gümrük hanında ki tartışmalarımız bazen lezgonun parkına taşırdık, veresiye içtiğimiz çayların hesabını yapacak zamanımız yoktu, biz üç aylık çay borcundan çok dünyayı özgürleştirme hesapları yapardık. Kahveci İbrahim ustayla veresiye içtiğimiz çayların hesabını yapmak ufak işlerdendi bizim için. İki duble şaraptan sonra kendimizi dünyayı kurtaran adam görürdük. Zaten hiç ayık olmadı ki kafamız gençlik enerjisinin beynimize yansımasının bir diğer adı sarhoşluk değimliydi Hasan.

Bir gün belki hayat bizde gülümser diye; umutlarımızı yoksulluğumuza, yalnızlığımıza katık yaptık. Olmadı hayat bize gülümsemedi bile. Biz inadına tutunduk her şafakta doğan güneşin bir köşesinde. Hıyanetler, terk edilmişliklere içimizi kanatarak alışmaya çalıştık. Hüzünleri kendimizle birlikte büyütüyorduk. Babalarımız ve annelerimizin yüreklerinde birer umuttuk. Onların hesabı sadece bizim üzerimize kuruluydu, bizim hesabımız farklıydı. Onların umudu yüksek okullarda okumak ve onların yoksulluktan kurtarmaktı. Bizim hesabımız dünyanın ezilen halklarının tamamını kurtarmaktı. Ezilenler sözü hayatımızın en önemli sözcüklerden biriydi, her güne anne ve babalarımızın isimlerinden daha çok telafüz ettiğimiz sözdü.

Yaşayamadığımız çocukluğumuzu, gençliğimizin hesabını yapmanın tamda zamanı. Düşüncesel ve matematiksel olmanın ötesinde en çok gizliden gizliye isimlerini kalbimize fısıldadığımız sevgiliyi bir kez öpmemenin pişmanlıkları ağır basıyor. Geceden sabaha kadar bölüp çıkarıyorum, tüm iyi niyetimle topluyorum, payımıza düşen hep eksiler oluyor. Dönüp geçmişi baktığımızda payımıza; yalnızlıklar ve hastalıklar düştü. Yani sevgili dostum tüm yaşantımız bir film şeridi gibi gözlerimin önünde. Bu filimin sonunda perdeye yansıyan bir yazı’’Hayat bize Gülmedi’’

Evet, hayat bize gülmedi sevgili dostum bundan sonra güleceğini de sanmıyorum. Bunca acıya ve yalnızlığa rağmen yüreğimizdeki insan ve memlekete sevgisinin bitmemesinin tek açıklaması bize gülmeyi lüks bulan hayatta acılara yoksulluklara rağmen bizim gülümsememiz.

Evet, sevgili dostum. En önemlisi bize gülmeyen hayata insanlık adına gülümsemelerimizin devam etmesidir.

unutamadigim-insan-hasan-hilmi-cokgezer (1)

 

Eklenme Tarihi: 17 Kasım 2015 – Son Güncelleme Tarihi: 17 Kasım 2015 09:30

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Next Post

Siverek'te 5 Bin Ton Yardım Kömürü Dağıtımı Başladı

Şanlıurfa Siverek’te, Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı her yıl olduğu gibi bu yılda ihtiyaç sahibi ailelere yakacak yardımına başladı. İlçe genelinde 5 bin ton kömürün ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaya başlandığını belirten İlçe Kaymakamı Vural Karagül, kömürlerin kapıda teslim edildiğini söyledi. Bu yıl kömür dağıtımı diğer yıllara göre daha farklı bir yöntemle […]